17 Ocak 2016 Pazar

Uygarlık Tarihi 1 ( BÜT)




Soru : Uygarlık Tarihi - Kültür ilişkisi ?

Cevap :  Uygarlık Tarihi veya İnsanlık Tarihi de denilebilir. İnsana özgü davranış biçimlerinin zaman üzerinde hakimiyeti anlamına da gelir. İnsanın yazgısına hakim olması yani İnsanın doğduğu gibi ölmemesi. Örneğin : develer, kediler, kuşların yaşantısı 100 yıl önce ki yaşantılarından çok farklı değildir.
   Doğa'daki temel yasa değişimdir. Bu fiziksel, niceliksel, süreklilik ve yinelenme içeren bir değişimdir. Örneğin ; yeryüzüne baktığımızda iklimle beraber toprağın üstündeki ve denizlerdeki canlıların değiştiğini görürüz. Balık türlerinin yok olması gibi. Varlıklarda bu sürece uyumlandıkları zaman hayatları devam ediyor. Çevre koşullarına solungaçları ile tüyleri ile uyumlandığında hayatta kalıyorlar. Fillerin buzul çağından sonra tüylerini dökmesi gibi. 40 yıl önce Marmara'da 35 çeşit balık vardı. Arap atı, İngiliz kısrağı, midilli boyları, renkleri farklılık azlık çokluk, ortadan kalkması.
   Doğa koşullarına uyum sağlayanlar hayatta kalır. İnsanların uyum sağlaması kültürel açıdan oluyor. Biz doğayı dönüştürerek uyumlu hale getiriyoruz. İnsan doğaya aitken doğayı kendine ait kılıyor.
   İnsana baktığımızda çok da dayanıklı olmadığını görüyoruz. Kendini sıcak tutacak kürkü yok. Avlanmak için pençeleri ve dişleri uygun değil. Buradaki genetik uyumlanma , İnsanda kültürel gelişim olarak kendini gösterir. Rotterdamlı Erasmus, '' Bizler insan olarak doğmayız yaşamımız süresince yapıp ettiklerimizle insan olmaya çalışıyoruz. Fizyolojik olarak insan türüne dahil olmanız insanlığa ait olduğunuz anlamına gelmiyor.'' 16.yy dan itibaren Hümanizm kurucularından birisidir. Evrensellik, bütünsellik
   Kültür kavramı insan ve doğa ilişkisini tarif ediyor. Bunun sonucunda herşeyin kültürü çıkar. Örneğin: kültür mantarı. Doğayı, nesneleri işleme ve dönüştürme yoluyla, doğayı kullanarak doğada olmayan şeyler üretmek.
   İnsanın doğayı dönüştürmesi varlık olarak kendinide dönüştürmesidir. Biyolojik varlık olmaktan çıkıp kültürel varlık olmasıdır.
   Doğada mevcut olanların dışında İnsanın yapmış olduğu herşey kültür olarak değerlendirilir. Doğada tabi olduğunuz fiziki koşullara adepte olmak zorundasınız. Kültür ise İnsanın doğayı kendisi için kullanışlı hale getirmesidir.
   Kültür dendiğinde; 1. Üretmek, 2. Islah etmek ( iyileştirmek ), terbiye ederek, düzene sokarak, verimli hale getirmesidir. Doğayı, bitkiyi, hayvanı, suyu kendisi için elverişli hale getirmesidir.
   İnsan kültürel bir varlık olmanın yanında biyolojik bir varlık olmayı aşıp doğayı da dönüştürerek kültürel bir varlık haline geliyor. Kültürün yapı taşı; akıldır. İnsanı mahlukattan üstün yapan şey, insanın düşünen varlık olmasıdır. Düşünceyi dil ile ifade ediyoruz. Üretim ise insan alet kullanan varlıktır. Yani teknolojiye sahiptir.
  

Soru : Uygarlık Tarihi - Dil ilişkisi ?

 Cevap : Dil iletişim aracıdır. Örneğin ; yunuslarda çok uzak mesafelerden haberleşirler. Kısa veya uzun hafızada  kayıtlı olan bellek var. Tehlike, yiyecek var. Sesler boyutunda haberleşme sadece insana özgü değil.
   İnsanın kendisini dönüştürmesi ve inşa etmesi için doğal varlık olmaktan çıkıp kültürel varlık olmasındaki araçda dildir.  Dil insanın toplumsal bir varlık olmasıdır. İnsanın sürü halinden çıkıp toplumsal bir varlık haline gelmesidir.
   İnsan dilini farklılaştıran soyut kavramları kullanıyor. Çıkardığı sesleri birbirine ekliyerek bir şifre yaratıyor. Buna da sembol deniliyor. Söz deniliyor. Sözcükler birleştirilerek kavramlar elde ediliyor. Sesleri işleyerek, dönüştürerek yani ıslah ederek yapıyor. Çıplak olanı işleyerek dönüştürerek doğada olmayan bir şey yapıyor. Kendine ait kılıyor.
   Dil tamamen rastlantısaldır. Dili oluşturmada üç temel dönüştürme var. 1.Sesleri dönüştürüyorsunuz. 2. Her bir sözcük kavram bir şeyin yerine geçiyor. Sembollerle ifade ediyoruz. 3. Elde etmiş olduğu aracı kavramı sembolü kendi özel anlamı dışında farklı durumlar işaret etmek için kullanıyoruz. Metafor.
   Dil yoluyla anlam dünyası yaratarak bilinç üretiyoruz. Anlam dünyamız paylaştığımız yere aitiz. Düşünce kodlaması bilinç üretir  ve aynı zamanda toplumsallaşıyoruz.
   Kodlama yapıyor. Sesten çıkıp bir kod üretmek sadece insana özgü. Böylece ; gözlemlerini, deneyimlerini, kaydediyor, kodluyor. ( Dal demen yeterli oluyor. Anlatmana gerek kalmıyor.) Dil kodlayıp, kaydettiği şeyi nakletmeye yarıyor. En sonunda etkin kullanım, Örneğin : Ateş yakar.
1. Gözlemleri, deneyimleri kaydetme,
2. Nakletme ( zaman ve mekan )
3. Etkin kullanım ( aynı şeyleri yeniden keşfetmeye gerek kalmıyor )
   Gözlem ve deneyimlerin kullanılabilme imkanı sağlar ve dönüştürme düşünce haline gelir.
   Dilin bir boyutu iletişimdir. Ama sadece iletişim aracı olarak düşünemeyiz. Dönüştürerek yani metafor ile örneğin; Cam gibi diyorsunuz. Pırıl pırıl dümdüz anlamı için. Dili bu anlamda dönüştürüyorsunuz. Örneğin; odun herif
   Gerek kavramlar gerek onların dönüştürülmüş hali ( gözler badem, dudaklar kiraz, kavun bal ) Bu kodlama anlam dünyamızı genişletme olanağı sağlar. C. Levi Strauss, ''Her kim ki dilden söz eder, toplumdan söz eder. Toplumdan söz ederse dil den söz etmiş olur. ''diyor.
   Dil yoluyla anlam dünyanızı paylaşıyorsunuz. Dil sadece iletişim aracı olmaktan çıkıp, inşa edilen yapılan bir araç olduğu için insana özgü birşeydir. Sizi topluma ait kıldığı için kimliğinizdir ayrıca.
   Şiirin müzikle doğduğu söylenir. Birşeyin bellekte kalabilmesi için bir ritminin olması gerek. Şiir imgelerle yazılır. 20.yy en özgün şairlerinden bir tanesi Dağlarca, '' Ben bir dizeyi yazarken ölsem parmaklarım onu tamamlar.
   Dili anlam dünyanıza sadece  kodlar, şifreler olarak almıyorsunuz. Dilin sınırları dünyanın sınırlarıdır. İnsana özgü tarafı seslerin kavramlara dönüştürülmesi ve kavramlarında yeniden dönüştürülmesi metafor oluşturuyor.

Soru : Uygarlık Tarihi - Teknoloji ilişkisi ?

Cevap : Teknik; insanın bedeninin yetmediği noktada araçlarla yapmasıdır. Çevreye uyumlanmasıdır. İnsan yaşamının zorunlu faaliyetleri için her zaman başvurduğu doğa. Su içme,  barınma, yağmurdan korunmak için doğayı kullanmak Teknolojinin başlangıcıdır.
   Teknoloji içinde bir süreç vardır. 1. Gözlem, deneyim, 2. Gereksinim ( nesnenin bilgisini keşfetmek, sert bir şeyi parçalamak, ayırmak için sert bir nesneye ihtiyaç duyuyor.) Bu gereksinimi ortaya çıktığında bu gözlem ve deneyimi çağırma o nesneyi kullanma, doğal halinden çıkarıp bıçak, balta değiştirip kullanıyor. Tasarım yarın işime yarar deyip dönüştürmek.
   Doğa ile mücadele yine doğadan aldığı odunu alet edevat  olarak dönüştürme ile başlıyor. İnsana özgü olan tasarım ve kompozisyon sayesinde. İnsan bedeni ile yapmış olduğu işleri araçlar yoluyla yapmaya başlıyor.
   Kültür tanımında kullanılan doğada olanları kullanarak olmayan şeyler üretmek. Doğadaki gereksinimlerden dolayı alet yapımıda düşüncede benzer mekanizmaların devreye girmesiyle ortaya çıkıyor.
   Teknolojiye ağırlık veren materyalizm, düşünceye ağırlık veren idealizm.
 
Soru : Savaş Teknolojilerinin uygarlığın gelişimi ile ilişkisini açıklayınız ?

 Cevap : Yazmaya devam ediyorum... şu anda

Soru : Uygarlık Tarihi  ?
  
 Cevap :  İnsanın değişmeyen bir faliyeti var. O faliyetin biçimleri yöntemleri değişiyor. O faaliyet barınma, hayatta kalma, geçim gibi. Maddi hayatın yeniden üretimi ( Geçim biçimleri )
Paleolitik / Yontmataş
Yaşam Biçimi : Toplayıcı / Avcı
Yaşam Alanı   : Göçebe / Tüketici
Teknoloji         : Doğa
Düşünce          : Doğa merkezli, somut, benzetmeci, anolojik, çağrışımsal, raslantısal,
                            istekçi, sihirsel
   Doğaya bağlı milyon yıl süren bir yolculuk. Değişim çok az.
Neolitik ( M.Ö.10.000 - 8.000 )
Yaşam Biçimi  : Tarım
Yaşam Alanı   : Yerleşke / Köy
Teknoloji         : Neolitik - Artı ürün / Manifaktör - Şehir kasabaları
Düşünce          : Neden - Sonuç. Durağan toplumdan kuramsal bilginin, dinsel bilginin ortaya çıktığı. Mitlerin efsanelerin ortaya çıktığı düşünce biçimi.


   Uygarlık Tarih : Doğa Tarihi ve  İnsan Tarihi
Doğa Tarihi : Yinelenen, Düzenlilik, Süreklilik Taşıyan değişimler silsilesi, Fiziksel, niceliksel, organik, genetik evrim
İnsan Tarihi : Niteliksel, Kopuşlarla ( Cep tlf.), Kültürel, Evrim
   Doğadaki değişime doğal seçilim denir. Uyumlanma, biyolojik ve fizyolojik. Mamut, Saçaklı fil
   İnsanın formundaki değişim nitelikseldir.
   İnsan türünün yeryüzündeki yapıp ettiklerinin içerisinde temel değişimlerin bilgisidir.
   Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud, '' İnsanın doğuştan getirdiği iki duygu vardır. Saldırganlık ( Korkudan ), Libido ( neslin devamı ) En büyük zulüm ölümün var olduğunu bilmek. İnsan tekinin topluluk karşısında zayıf olduğu bu temel içgüdüleri keyfinize göre sergileyemiyorsunuz bunu baskılıyorsunuz. Freud, '' bütün sefaletin  kaynağı uygarlıktır.''
   Bastırma - Dönüştürme ( Sublimasyon yani yüceltmek ) Doğal içgüdü libidoyu hayvanlardan farklı olarak aşka dönüştürüyorsunuz. Güçsüz olduğunuzu biliyorsunuz bu içgüdüyü öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, saldırmayacaksın, yalan söylemeyeceksin. İnsana ait bir davranış biçimi getiriyorsun. Buna yüceltme, dönüştürme deniliyor. İnsanlar doğal topluluktan çıkıp kendilerine ait kimlik sahibi olan topluluklara dönüşmüştür.


Uygarlık Tarihi biyolojik evrimi tamamlayıp kültürel varlık haline gelmesi ve Tarihin yasasından söz edersek ;
1. Lineer Tarih ( Çizgisel ) : Bugün bu oldu, şu gün şu oldu şeklinde.
2. Diakronik Tarih ( Önce ve Sonra ) : İki zamanlı, art zamanlı. Tarihin yasası eşitsiz değişim. Yani ilk başlayan en iyi olucak diye bir şey yok öyle olsaydı, afrika en ileri toplum olması lazım.
3. Senkronik Tarih ( Eşzamanlı ) : Aynı anda farklı olaylar olabiliyor. ( Bu bakış açısı daha doğrudur.
Final Soruları :
1. Kentsel devrimin nedenleri ve sonuçları ?
2. Savaş ve Teknolojilerin uygarlığın gelişimi ile ilişkisini açıklayınız?
3. Yazı ve Para ilişkisini açıklayınız ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder