28 Kasım 2015 Cumartesi

İkonografi ( Özet )




Alfa ve Omega : Yunan alfabesinin ilk ve son harfleri olan Alfa ve Omega Hıristiyanlıkta Tanrıyı nitelemektedirler. Tanrı sonsuzluktan gelip sonsuzluğa gidecek olan ezeli ve ebedi olandır. Vahiy 21:6'da,'' Alfa ve Omega, başlangıç ve son Ben'im''
Anastasis : Yunanca diriliş anlamına gelen anastasis, Ortodoks kilisesinde İsa'nın cehenneme inişini ve oradaki inançlıları kurtarmasını betimleyen ikonalara verilen isimdir.
Eucharistia :  Şükretmek demektir. İsa'nın ölmeden önce şakirtleriyle paylaştığı son akşam yemeğini anma ve yenileme ayinidir. Bu yemek sırasında İsa, şakirtlerine kendi vücudu ve kendi kanı olarak ekmek ve şarap verdi. 
İkon, ikona : Ortodoks kiliselerinde, Hıristiyan inanç ve töresine uygun kutsal kişi ve olayları konu alan ( Örn. renkli İsa, Meryem ve Aziz tasvirleri gibi ) tasvirlere verilen ad. İkonalar ilkin Bizanslılarca yapılmış, İstanbul'dan Doğu'ya ve Batı'ya yayılmıştır. Bulundukları mekan kutsallık katan ikonalar genellikle taşınabilir ahşap malzemeden yapılır ve hiyerarşik bir şekilde düzenlenir.
İkonografi : Dinsel içerikli sanat yapıtlarında betimlenen dinsel olay ya da kişiyle ilgili tipleşmiş, hatta bir ölçüde standartlaşmış biçim düzenleri veya kalıplarını inceleyen bilimsel disiplin.
İkonostasis : Bizans kiliselerinde ana nefi apsid kesiminden ayıran ikonlarla bezeli bölme duvarı. Mekanı tümüyle bölmez; yerden ancak 2-3 metre kadar yükselir.
İyi Çoban İsa : Hıristiyan tanrıbilimine göre İsa, sürüsüne yol gösteren, sürüsünü koruyan İyi Çobandır. Buradaki sembolizme göre İsa tanrıya, sürüdeki koyunlar ise insanlara karşılık gelir.
Pantokrator : Yunanca her şeye gücü yeten - evrenin hakimi gibi anlamlara gelir. Ortodoks kiliselerinde İsa'nın yüceliğini ifade eder. Sağ eliyle takdis yapan İsa, sol elinde üzerinde haç tasviri bulunan İncil tutmaktadır. Takdi, Üçlü Birliği anlatmaktadır. Pantokrator İsa betimlemelerinde mekan göksel evrendir. Bunun dışında bazı Pantokrator İsa ikonları da '' taht üzerindeki İsa '' olarak karşımıza çıkar. Ayaklarının altında bulut, çevresinde melekler, elinde bir asa tutan İsa burada da evrenin hakimidir. Bu tür betimlemelerde elinde tuttuğu İncil genellikle açık ve içindeki kutsal yazılardan bir örnekle gösterilir.
Pieta : Batı sanatında Meryem'i İsa'nın ölüsünü kucağında tutar halde betimleyen ikonografik sahne.
Redemptio : Tanrının İsa'yı ölümden hayata geçirmesi, kurtarışını sahneleyen ikonlara verilen ad.
Rölik : Hıristiyanlıkta İsa, aziz ve azizelerle ilişkili ya da onlardan kalan kutsal eşya veya parçalar.
Röliker : Röliklerin korunması için yapılmış özel kutu.
Theotokos : İsa, Meryem'in  bakir rahmine Tanrı gücü ile düştü. Hıristiyanlar o andan itibaren Tanrı'nın ezeli mesajının Meryem'in rahminde vücut bulduğuna inanırlar. Theotokos ( Tanrı Anası ), genellikle Ortodoks ikonografisinde Meryem'in kucağında duran İsa betimlemeleri için kullanılır.
 İkona Mucizeleri :
   Yunanca a-cheiro-poietos, insan eliyle yapılmamış. Eski kilise menkıbelerinin sözünü ettiği ilk ikona örneğinde olduğu gibi insan eli değmeden oluşan imgeleri ifade etmek amacıyla kullanılır.
Mandylion : Yunanca sözlük anlamıyla kumaş parçası ya da  kumaş üzerine yapılan imge anlamına gelir, mandilion : mendil mucizesi.
Veronika : Latince vera ikona, hakiki ikona. İsa'nın çarmıha gerilmeye götürülürken Via Dolorosa'da terini sildiği ve yüzünün süretinin çıktığı mendil ve ona öykünen, mucize yaratmaya kadir, insan eli değmeden oluşan imgeler.
Kefen : İsa öldükten sonra bir kefene sarılır. Daha sonra mezarına giden kadınlar kefeni bulurlar ve İsa'nın yaralarından sızan kandan İsa'nın görüntüsünün oluştuğunu görürler.
İsa'nın Simgeleri :
Balık :
  Balığın en sık rastlanılan kullanımı İsa'nın simgeliği olmuştur. Bunun nedeni Yunan alfabesiyle yazılan balık sözcüğünün baş harfleridir. “İsa, Tanrının oğlu, koruyucumuz” anlamına gelmektedir. Bu anlamda balık simgesi özellikle ilk devir Hristiyan sanatı ve edebiyatında kendini gösterir.  
    Balık aynı zamanda vaftiz olayının da simgesi olarak kullanılır. Burada balık su
olmadan nasıl yaşayamazsa, gerçek Hristiyan da vaftiz suyunu tanımadan yaşayamaz

düşüncesi vardır. 





Kuzu :
Kuzu İsa'nın bir simgesi olarak Hristiyan sanatının tüm çağlarında en sevilen ve en sık
kullanılan birkaç simgeden biridir. İncilin birçok bölümünde kuzu ile ilgili içerikler
bulunur.
   Rönesans boyunca kuzu sık sık "kutsal aile" kompozisyonlarında çocuk Yuhanna ile
birlikte resmedilmiştir. Burada kuzu Yuhanna'nın İsa'nın öncüsü olarak görevine ve onun
İsa'yı vaftizi sırasında tanrının kuzusu olarak kabul edişine işaret eder. Bu konu genellikle
Yuhanna'nın sol elinde tuttuğu bir kuzuyu gösterir şekilde betimlenir.
   Kuzu İsa'nın gelini olduğunu ve evlenmeyi reddettiği için şehit edilen St. Agnes'e işaret
olarak verilmiştir. Aynı zamanda suyu bulduğu noktaya kadar bir kuzu tarafından yol
gösterilen St. Clament'in de işareti bir kuzudur.











Koç :
   Koç, sürünün önderi olduğundan bazen İsa'nın simgesi olarak kullanılır. Yine aynı
şekilde kurtla savaşıp onu yendiği için, İblis ile savaşarak utkuya ulaşan İsa'ya benzetilir.  
Tanrı’nın İbrahimoğlu İsmail'in yerine kurban edilsin diyerek dikenli ve çalılık bir yere
indirdiği bu hayvan aynı zamanda dikenlerden örülü bir taç giyen ve insanlık için kurban
edilen İsa'yı temsil eder. Genellikle koç gücün simgesi olarak kullanılmıştır. 


Güneş :
   Güneş İsa'nın simgesidir. Bu simgeleştirme incildeki: "Fakat size isminden korkanlara
doğruluğun güneşi kanatlarında şifa olarak doğacak." sözünden almıştır. 
İsa'nın çarmıha gerilme sahnelerinde güneş ve ay tüm yaratılanların İsa’nın ölümünden
duydukları kederi anlatmak için gösterilir. St. Thomas Aguinus'da bazen göğsünde bir
güneşle resmedilir. 
Işık :
   Işık İsa'nın simgesidir. Bu simgeleştirme İncil'den kaynak bulur. "Bundan sonra İsa, yine
onlara söyleyerek dedi ki; ben dünyanın nuruyum, benim ardımdan gelen karanlıkta
yürümez ve kendisinde yaşam ışığı olur." 


Bizans Sanatında Melek Tasvirleri :
Doğu Uygarlıklarında Kanatlı Varlıklar koruyuculuk görevi üstlenmişlerdir.Ayrıca kötü
kuvvetlere karşı iyiliğin sembolü olarak da kabul edilirler.Özellikle Mezopotamya
Uygarlığında gözle görülmeyen gerçekler hayvan figürleri ile stilize edilerek dine hizmet
etmişlerdir. Böylece gerçek varlıklar gerçeküstü varlıklara bürünerek koruyuculuklarını
sağlarlar. 

Çok Tanrılı Dinlerde Kanatlı Varlıklar :
   Melekler Bizans Tasvir Sanatında birdenbire oluşmamış daha önceki  dönemde görülen
kanatlı varlıklarla  ilişki kurularak verilmeye çalışılmıştır. Çok Tanrılı dinlerde Yunan ve
Roma Mitolojilerinde ve Doğu Uygarlıklarında Kanatlı Varlıklar görülmüştür. Bizans
Tasvir Sanatı da Melekleri anlatırken bu Kanatlı varlıklar üzerinde temellenmiştir. 
   Batı Uygarlıkları  : Yunan ve Roma Mitolojisi üzerine temellenmiştir. Burada özellikle
orman ve su perileri ve diğer kanatlı varlıklar görülür. Batı Uygarlıklarında özellikle
Roma kültüründe soyut kavramların kişileştirilmesi yaygındır. Bizans sanatında da bunu
görebiliriz. Buradaki başlıca kanatlı varlıklar 
Örnek :Psykhe, Nike, Thyke, Eros, Hermes vs.






Tek Tanrılı Dinlerde Melek İnancı :

 Musevi İnancı :  
Musevi ikonografisinde en önemli eser Eski Ahit’tir.Melekler burada çok önemlidir.
Tanrı’nın emrinde olan fakat insanlarla kıyaslanamayacak boyutta güçleri olan
varlıklardır. Dualarda ve Dinsel Şiirlerde Meleklere bolca rastlarız ancak Musevi
inancında Tasvir Sanata yasak olduğu için bu inançtaki Meleklerin tasvirlerini Hıristiyan
Tasvirlerindeki Eski Ahit  Sahnelerinde görürüz. Musevi inancında en önemli melekler
Serafim ve Kerubim’dir. Daha sonra Baş Melekler gelir. En önemli Baş Melekler Mikael,
Gabriel, Uriel, Razıel, Raphael, Sandolfon, Metatron. Bu Melekler dışında birde Düşmüş
Melekler (Satan) vardır.
İslam İnancı : 
   İslam İnancında Melek; haberci, elçi, güç ve kuvvet anlamına gelen Nurani ve Ruhani
varlıklardır. Onlarla ilgili tek bilgiyi Vahiy, Ayet ve Hadislerden öğreniyoruz. İslam
İnancındaki en önemli Melekler Cebrail, Mikail, Azrail, İsrafil’dir. Bunun dışında çeşitli
görevlerine göre ayrılan meleklerde vardır.
   Melekler Hıristiyan inancında ve tasvir sanatında birdenbire oluşmamış daha önceki 
dönemde görülen kanatlı varlıklarla  ilişki kurularak temellendirilmeye çalışılmıştır.
 Melekler;  Tanrı ile insan arasındaki iletişimi sağlayan bağdır. Göklerin kutsal varlığı olarak
kabul edilirler.
   Melekler sakallı veya sakalsız, erkek gibi dünyevi bir görünüşte tasvir edilmişlerdir.
Kanatları uçuşlarını simgeler aynı zamanda Tanrı’nın ulaşılmazlığının da simgesidir.
Mikhael çok güçlü ve büyük bir Başmelektir. Genelde dalgalı saçlarla tasvir edilir. 
Mikhael’in Gabriel’den daha üstün olduğu kabul edilir. Mikael bir hareketle uçarken,
Gabriel’in iki hareketi vardır. Ancak Gabriel uçarken cenneti’de idare eder. 




Kutsal Ekmek Mühürleri :
     İnsanın temel gıdası olan ekmek ve ekmeğin yapıldığı buğday, çok tanrılı ve tek tanrılı 
dinlerde kutsal kabul edilmesine rağmen Musevi ve Hıristiyan inançta diğerlerinden daha
fazla dinsel anlamlar yüklenmiştir.
     Hıristiyanlıkta ekmeğin bizzat İsa’nın kendisi olduğu (Yuhanna 6:48, 6:51, 6:53-58) ve
insallık uğruna feda ettiği bedenini (Luka 22:19, Korintliler 10:11) simgelediği İncil’de bir
çok kez belirtilmiştir.
     Kilisede düzenli aralıklarla yapılan, şükran anlamına gelen kutsanmış ekmek ve
şarabın inançlılara dağıtıldığı ökaristi (eukharistia) litürjisi, tüm Hıristiyan
mezheplerinde vardır. Ökaristi, İsa’nın bedeni ve kanı olduğuna inanılan ekmek ve şarabın
kutsandığı ayindir. Ökaristi adının yanı sıra litürji, kutsal litürji, kutsal komünyon, mass
ve Rab’bin sofrası adlarıyla da anılmıştır. Pavlus’a göre ökaristi Hıristiyanları hem İsa’nın
ölümünde ve yücelmesinde birleştirmekte, hem de inançlıları Mesih ile tek beden haline
getirmektedir. Bizans’ta özellikle pazar, cumartesi ve yortu günlerinde ökaristi
düzenlenmiş olup günlük ökaristi ayini yapılması bir geleneğe dönüşmemiştir.
   Ökaristinin Roma inancındaki bazı ritüellerle birleşmiş olması  mümkün olmakla birlikte
Musevilerin Fısıh  (Pesah-Passover) bayramından kaynaklandığı görüşü hakimdir.  İlk
yüzyılda aralarında İsa ve havarileri de olmak üzere Hıristiyanlar, Fısıhı kutladılar.
İkinci yüzyıl başlarında ise Fısıh’ın yerini  şükran töreni

(ökaristi litürjisi) aldı.
    Metafor olarak İsa’nın bedenini temsil eden prosphora olarak adlandırılan kutsal ökaristi ekmeği Ortodoks geleneğe uygun olarak beyaz buğday unu, maya, tuz ve suyla, tütsü ve dualar eşliğinde din adamları tarafından hazırlanmıştır. Yuvarlak somun haline getirilen ekmek hamurunun üzerine mühür basılarak ekmeğin kutsallığı arttırılmıştır. Bronz, taş, pişmiş toprak ya da ahşaptan imal edilmiş kutsal ekmek mühürleri, çoğunlukla baskı yüzeyinde yazı ve şekiller olan bir yuvarlak, oval, dörtgen veya haç biçimli mühür ile arkasındaki sap ya da konik biçimli tutamaktan oluşmaktadır. Bazılarının tutamak kısmının da mühür olarak kullanılmak üzere kazındığı görülmektedir. Ayrıca bir sap ya da tutamağı olmayan, avuç içine alınarak kullanılabilen yassı disk şeklinde olan ekmek mühürleri de mevcuttur.
    Son Akşam Yemeği’nde belirtiği üzere ekmek İsa’nın kendisidir. Bundan ötürü ekmeğin üzerine basılan dörtgen, yuvarlak, oval veya haç biçimli mührün baskı yüzeyinde onunla ilgili semboller ve yazıtlara yer verilmiştir. Ekmek mühürleri üzerinde haç tasviri en sık görülen semboldür. Haç kolları arasında çoğunlukla İsa’nın zaferini simgeleyen
“IC XC NI KA” monogramı, Tanrı’nın başlangıç ve son olduğuna işaret eden A ve O (alfa ve omega) harfleri, değişik haç kompozisyonları, kuş ve balık gibi simgesel hayvan figürleri, yıldız ve çiçek tasvirleriyle yazıtlar kazıma ve oyma olarak işlenmiştir. Haç tasvirli örnekler genellikle Erken Bizans ve İkonoklazma dönemlerine tarihlendirilmekle birlikte  günümüze kadar haç şeklinin taşıdığı önemden dolayı tören ekmeklerinin  mühürlenmesinde tercih edildiği göze çarpmaktadır.
    Orta Bizans dönemi ekmek mühürlerinde ise tüm baskı yüzeyi yatay ve dikey kazıma çizgilerle dama tahtası şeklinde karelere bölünmüştür.  Belirlenmiş olan kare alanlara küçük haçlar ya da karşılıklı gelecek şekilde üçgenler oyularak küçük çukurlar oluşturulmuştur. Bu tipte bezemeye sahip  kompozisyonların bazılarında, ortada bir haç tasviri vardır. Diğerlerinde ise baskı yüzeyinin tümü sonsuza giden birbirine paralel çizgiler içine yerleştirilmiş karşılıklı üçgen desenleriyle doldurulmuştur. Bölümlenmiş desene sahip ekmekler ökaristi törenlerinde daha kolay bir biçimde ekmeğin bölünerek paylaştırılmasını sağlamış olmalıdır.
    Ökaristik ekmek mühürlerinde görülen yazıtlarda; “Tanrı  kutsasın; Tanrının meyveleri; Tanrının armağanı; Tek Tanrı; Tanrı bizim günlük ekmeğimiz; Sağlık, hayat, neşe;  Kutsal tanrı, kutsal ölümsüz; kutsal  kudretli; ‘Al ye bu sizin için verdiğim bedenim’; verdiğin her şey için teşekkürler...” gibi ifadeler bulunmaktadır. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder